Herkese merhaba…

Bu yazımda sizlere spor yaparken mental olarak güçlü olmanın öneminden bahsetmek istiyorum. Gerek profesyonel olarak gerek kendi sağlığınız için gerekse hobi olarak yapılsın, sporda mental güç en az kas gücü kadar mühimdir. Çünkü hedeflerden planlara kadar her şey zihnimizde başlar. Herhangi bir hedef koyduğumuzda sihirli bir değnek değmiş gibi bir anda hedefin üzerine konamayacağımızı bilmeliyiz. Amaca doğru hem fiziksel hem de zihinsel bir çalışma sürecinin içine girmeliyiz.

Basketbola ilk başladığım zamanlara dönelim… İzmir’de, ilk başta bir kulübe bile bağlı olmaksızın basket oynuyordum. Hatta, gazetede ‘Kulüpsüz Milli’ diye haberim çıkmıştı. O haberi hala saklarım… Daha o yaşta hedefim milli takımda oynamaktı, bu amaca tutkuyla bağlıydım. Yaz boyunca katıldığım kampların ve Avrupa şampiyonalarının gelecekle ilgili koyduğum hedeflerimin şekillenmesinde büyük katkısı olmuştu aslında. Bu işin ne kadar yoğun, yorucu bir tempoda geçtiğini küçük yaşta fark edebilmiştim. Yani beni nelerin beklediğini biliyordum az çok. İlk takımımın parçası olmak için Adana’ya gittiğimde ailemden, yaşadığım şehirden uzak olmak beni zihinsel anlamda biraz yormuştu. Yine de kendime koyduğum hedefleri hatırlayarak çalışmaya devam ettim.

Sonra kariyerim İstanbul’a taşındı. İstanbul’a geldiğimde geleceğim ile ilgili ne gibi değişiklikler olacağına dair hiçbir fikrim yoktu. 19 yaşında, Ceyhan’daki ilk tecrübemden sonra Galatasaray maceram başlamıştı. Güzel bir sıçrama olsa da alışması benim için hiç de öyle kolay olmadı. İlk zamanlar oldukça sıkıntılıydı. Oynadığım süreler oldukça kısıtlıydı ve bu yüzden kendimi istediğim gibi gösteremediğimi düşünüyor, moralim bozuluyordu. Aslında gencecik bir oyuncuydum ve moralimi bozmak yerine çalışmam gerekiyordu.

Galatasaray’dan sonra bir diğer serüvene adım attım. Yepyeni takım, yepyeni organizasyon ve tabi ki yine büyük hedefler. İdmanlarımız o kadar tempoluydu ki sonrasında bitmiş oluyorduk. Öyle ki bazen idmanlarımıza sertlik katsın diye genç erkek oyuncuları da çağırıyorduk. Sonunda ne mi oldu dersiniz, yeni kurulan bir takım olmamıza rağmen bütün kupaları aldık.

Tüm bunlar tecrübe. Zaman geçtikçe zihinsel yapımı güçlendirerek kendimi mental anlamda da geliştirdim. Sonrasında da takım halinde çok güzel başarılara imza attık.  Daha ilerleyen dönemlerde, çok da geçmişte olmayan yakın bir zamanda, bireysel gelişimim için yardımcı bir Koç ile çalışmaya başladık. Hiç unutmam idmandayken antrenörümüz “Yoruldun mu?” diye sormuştu; “Bitirirsen ekstra yapacağız” demiştim! Demem o ki, bir işi yapıyorsanız onu severek yapın. Ben idmanlarımı severek yapıyorum, ekstralara zevkle gidiyorum. Bir yola baş koyduğunuz zaman uzun ve zorluklarla karşılaşacağınız bir serüvene hazır olmanız gerekir. Bu nedenle sadece fiziğinizi değil zihninizi de sağlam tutmanız gerekir.

Tabi ki spordaki zorluklar sadece idmanlar, kamplar, seyahatler ve stresten ibaret olmuyor. Yaşanılan sakatlıklar sporcu açısından en zor olanı. Sayısını hatırlayamayacağım kadar iğne yedim dizime! Bu sezonda da Beşiktaş forması altında yemediğim darbe kalmadı. Üç defa dudağımın yarıldı. Artık en sonuncusunda moralim o kadar bozuldu ki ağladım. Çok daha ağır sakatlıklar yaşayan arkadaşlarım var elbette ve onların da eskisinden daha güçlü bir şekilde geri dönmek için ne kadar çok çalıştıklarını bilmeniz lazım.

Hiçbir başarı kolay elde edilmiyor. Başımıza gelen ufak ya da büyük zorluklar bizleri yıldırmamalı, aksine daha da güçlendirmelidir. Ben kendi profesyonel spor hayatımdan ufak örnekler verdim. Ancak ister profesyonel olun isterseniz de amatör, sporcu olarak karşınıza çıkan zorluklar karşısında güçlü durmanız gerekir. Tüm çabanızı fiziğiniz için vermemelisiniz. Zihninizi, psikolojinizi ve moralinizi de sağlam tutmayı öğrenmeniz şarttır. Zorluklar hayatın her anında kendilerini gösterirler ve aslında başarının değerini de artırırlar. Ne demiş Moliere, “Zorluklar başarının değerini arttıran süslerdir” Siz de başarınızı süsleyin. Zorlukları  bağrınıza basın ve onlarla en iyi şekilde mücadele etmek için moralinizi yüksek tutmayı öğrenin.